söz uçar, yazı kalır

Biz yetişkinler ne yazık ki sürekli  şikayet ediyor, hakkımızın nasıl  yendiğini anlatıyor, bir şeylerden sıklıkla memnun olmuyoruz. Ama gerekli kişi ya da kurumlara durumu yazılı iletmek söz konusu olduğunda  alınan cevap aynı oluyor; hayııır!

Konuşmakla yazmak bir olur mu? Olmuyor!

Konuşurken ağzımızdan bazen çok da anlamlı olmayan sözler çıkabiliyor. Bir anlık duygularımıza kapılıp konuşuyoruz hatta bazen sonrasında söylediklerimizden pişman bile olabiliyoruz.

Yazarken öyle yapmıyoruz.  Düşünüyoruz, kendimizi doğrulamaya ihtiyaç duyuyoruz yani ispatını da belirtme gereği duyuyoruz.  Üzerine birkaç kez yazdıklarımızı okuyup, kontrol ediyoruz.

Yazı adrese teslim edildiğinde kesinlikle  konuşmalardan daha etkili oluyor ve bunu gayet iyi biliyoruz. Kapı gibi belge daha ne olsun!

İlginçtir ve önemlidir; bazen uzun süre konuşarak şikayet ettiğimiz şeyleri yazmaya başlayınca o kadar da haklı olmadığımızı görüyoruz.

Hepimiz edebiyatçı gibi yazamayız, gerek de yok zaten. Ama duygularımızı, dertlerimizi yazarak anlatmayı bilmemiz lazım.

Benden geçti diyorsanız da mutlaka çocuklarınıza öğretin. Hakkını yazarak aramayı, kendini yazarak ifade edebilmeyi mutlaka ama mutlaka öğrenmeli çocuklar

Sonuçta;

Söz uçuyor arkadaş, yazı kalıyor.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.