KÖŞEGEN

İstanbul’un itibarından tasarruf etmeyelim Kanal İstanbul, Karadeniz’i Marmara Deniz’ine bağlasın diye yapılacak olan, yaklaşık 45km uzunluğunda, 20.75 metre derinliğinde ve en dar yeri 275 metre genişliğinde bir su yoludur. Çılgıncadır çünkü pek mantıklı değildir. Bu ülkenin acil ve önemli olan çok başka konuları var.  Neden sürekli bu konu gündeme geliyor?…

Bir süredir STK’lar ile ilgili yaptığım çalışmalardan kazandığım deneyimler bana gösterdi ki özellikle ülkemizde dernek ve vakıfların çoğu ne yazık ki amacına uygun hizmet edememekte. Buna genelde, şartların oluşamaması hali sebep oluyor.     Duyarlılıkları olan insanlarla çalışmak, onlar için strateji ve program oluşturmak zevk alarak yaptığım bir iş.  Fakat…

    Bulunduğum ortamlarda siyaset konuşulduğunda bazen gelinen nokta şu oluyor; “Ülkeyi yönetenler bilim insanları olsa böyle olmazdı… “ Benim kişisel fikrim;  her zaman beyin takımında bilimle ilgilenen, sayısalcı kişilerin çoğunlukta olması ama liderler kesinlikle sözelci olmalı. Üniversitede okurken bulunduğum şehirde üretim yapan, başarılı bir mobilya markasının kurucularından biriyle bir…

    Ben bir Kütahyalı olarak çini ve desenleri konusunda bir miktar tutucuyum galiba. Çini ve desenlerini bırakın okyanus ötesindeki bir tasarımcıyla paylaşmak İznik ile bile içten içe bir yarış haleti ruhiye içindeyim. Ama gelin görün ki biz Kütahyalılar olarak sanatımıza ve geçim kaynağımıza yani çinilerimize yeteri kadar sahip çıkamıyoruz.…

Açıkçası son 1 ayda eskiye nazaran daha az kitap okudum. Düzenli aldığım ve bir oturuşta bitirdiğim  dergiler vardı onları bitirmedim, yeni sayılarını da merak etmedim. Televizyon izlemeyi denedim, alışamadım. Birkaç ay sonrası için plan yapayım dedim. Sonra şu şartlar altında yapılacak en saçma şeyin o olduğuna karar verip, vazgeçtim. Ekmek…

Derdini seçebilmeli insan. Her şeye aynı anda deva olamazsın. Dertlendiğin şeyin dermanı olamıyorsan, davasına yetişemiyorsan, kendi içini kemirip bitirmenin bir anlamı yok. “Mış gibi” de yapma mesela. Üzülüyormuş gibi, destek oluyormuş gibi, aslında çok da umrunda olmayan ya da ne olduğunu bilmediğin bir konu davanmış gibi …. Yapma! “Çok hassasım…

  Bedenimizi, ruhumuzu, zihnimizi zorlayan şeyler yaşıyoruz. Tüm dünyada binlerce kişi (aynı sebepten) hayatını kaybediyorken, Ülkemizdeki ölüm oranları bir önceki seneye göre neredeyse 2 katına çıkmışken, Günde en az 5 kişiye “başınız sağ olsun” diyorken, Sevdiklerini kaybetme korkusuyla yaşıyorken, Eve hapsolmuşken ve “çocukları çok etkilemesin” diye normal davranmaya hatta onca…

    Geçmişin hatalarının bağışlanması, kusurların örtülmesi ve eksikliklerin tamamlanması için bir fırsat gecesi diyelim bu geceye… Hayatın durakları gibi adeta durularak hayatı tekrar gözden geçirmek, muhasebe yapmak, kendimizi değerlendirmek, tartmak,biçmek ve hatalardan pişmanlık duymak için bu gecenin maneviyatını değerlendirmek gerek… Üzerimizde korkunç bir yük, kasvet, endişe… Belki de yaşadıklarımız, yaptıklarımızın…

Şu koca dünyada insan ne kadarcık bir şeydi;  Hiçten biraz fazla! Hepi topu bu! Bunu hissetti adam. Ağrına gitti, oysa bu kadarını beklemiyordu. Çaresizliğini anladı, kafası çok karıştı. Art arda gelen bu felaketler sert çarptı adama! Kendine geldiğinde neler yapar, tahmin etmek zor değildi… Daha iyi biri mi olacak peki? …

Biliyorum hiç birimiz yeni bir kavram istemiyoruz. Prekarya nerden çıktı diyor olabilirsiniz ama dünyada yaşanan olaylar ve güçlülerin yeni dünya düzeni böyle bir sınıfı var etti. Bölünmekten ve sınıflara ayrılmaktan büyük rahatsızlık duyanlardanım. Çünkü sürekli kategorilere ayrılıyor olmamız ne yazık ki bizi bir araya getirmek istemeyenlerin çok hoşuna giden bir…