DOĞAYA DÖN YÜZÜNÜ

 

 

Bak Derin kiraz ağacı. Daha kızarmamışlar ama yakında olurlar.Biz çocukken ağaçların tepesinde büyüdük. Bir sürü elma, kiraz, vişne ağacı vardı büyüdüğüm yerde.

Ağaçların tepelerine çıkar, hem sohbet eder hem meyveleri yerdik. 
Karnımızı onlarla doyurduğumuz için azar işittiğimiz ve karın ağrısından duramadığımız zamanlar çok oldu.

Oyun oynardık; Kiraz ve vişneleri yedikten sonra çekirdeklerini en uzağa kim fırlatacak oyunu… Bizim yere attığımız çöpler, doğaya geri iade ettiğimiz meyve çekirdekleriydi.

Hatta çok zaman o çekirdekleri toprağın altına gömerdik. Biri tutardı elbet!

Sonra çok ağaç/fidan diktim ben, kaç tane bilmiyorum. Hani Kütahya’ya girerken yolda gösterdim ya sana büyüdüğüm yeri, sen “çok ağaç var” dedin. İşte büyüdü o diktiklerimiz yaşadığım yeri tam olarak göremedin o yüzden.

Sokakta gördüğüm hatta çöpten çıkan kedileri sevişimi yadırgama!
Hele yeni anne olmuş bir kedi varsa hepimiz seferber olur, evlerden aşırdığımız yiyeceklerle anneyi beslerdik biz çocukken. Yavrular büyüdükçe nasıl kahraman gibi hissederdik kendimizi anlatamam.

Yaradılanı Yaradan icin sev; mesela insanları. Pek bi övünürler kendileriyle matah bişey olmasalarda ama saygı duy muhakkak, sevmek istediğini de sev! Sevmek çok güzel bir eylemdir.

Ama sen en çok doğaya dön yüzünü. Çünkü doğanın sana geri dönüşüyle hem bedenen hem ruhen beslenirsin. O hazzı da başka hiçbir şey ve kimse veremez sana.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir