Taşa Hayat Veren Usta Eller

 

Bir camiye yöneldiğinizde daha kapıdan içeri girmeden gözünüze çarpar sanat. Sizi içeri davet eder o tılsım! Nasıl ki İslamın felsefesi ruhu güzelleştirir;  yüzünüzü mihraba döndüğünüzde gördüğünüz o sanat eseri de o denli gözünüzü alır. El işçiliği ile donatılmış bu mabet emek kokar; tıpkı ibadet etmek gibidir sabır ve yürek ister!

Günümüzde mermer oymacılığı sanatını icra eden sanatçılar azaldı. Şüphesiz teknolojinin getirdiği imkanlardan yararlanmak gerekir ama kültürümüzle özdeşleşmiş bu sanatın yok olmaya yüz tutması büyük kayıp olur.

Bu işe gönül vermiş, sanatı ayakta tutmaya çalışan sayılı ustalardan biridir Ramazan Öztürk. Kurduğu Antiktaş Tasarım firması ile hem mermer oymacılığı sanatını canlı tutmaya çalışıyor hem de gelişen son teknolojiyi de kullanarak pek çok yere imzasını bırakıyor. Şimdi gelin Usta’nın Madenlerde başlayan bu yolculuğuna biz de ortak olalım.

 

Siz, dile kolay yarım asırdır bu işi yapıyorsunuz. Sanatınız gibi bu noktaya gelmeniz de ilmek ilmek işleyerek olmuş. Nasıl başladınız bu işe?

Çocukluğumda başladım yıl 1968. Babam ve abim ile birlikte mermer ocaklarına gidiyordum. Hamam kurnası yapıyorduk. Bu mesleği yapacağım belliydi; babadan oğula derler ya bizim ki o hesap. 1982 yılına kadar mermer ocaklarında çalıştım sonra mesleğe bakış açım Çırağan Sarayı’nın restorasyonunu yapmaya başlayınca değişti. Madencilik gibi baktığım iş, gözümde sanat olmuştu ve o zamandan bu yana taşa şekil verme benim hem işim hem de sanatım oldu; bu işi aşkla yapıyorum.

Taşa şekil vermek zahmetli bir iş ama aynı zamanda teknolojide gelişiyor. Sizin sanatınızı elinizden alıyor mu makinalar?

Aslında hayır. Teknolojinin gelişmesi bizim işimizi hızlandırıyor. En iyi makinayı bile getirseniz illa ki bir sanatkarın eli değecek ve son rötuşunu yapması gerekecek. Ben de mermer oymacılığı ile ilgili teknolojik gelişmeleri takip ediyorum. Atölyemde bu anlamda işimizi kolaylaştıracak pek çok makine mevcut. Bizim tek bir ürünü çıkarmamız uzun ve meşakatli bir süreç. Bu süreci olumlu yönde etkiliyor ve daha çok ürün ortaya çıkarabiliyoruz. Dediğim gibi o makineler bu sanatı öldürmüyor ama konuya ilgili daha çok genç yetiştirmemiz lazım. Bu sanatı öldürürse ancak yeni nesil zanaatkarlar yetiştirmemek öldürür.

Bizim kültür ve zevkimize hizmet eden bir sanatla uğraşıyorsunuz ama pek çok sanatta olduğu gibi bu sanatta tarihe karışmak üzere, neden böyle oluyor? Değişen zevkler mi, yoksa sanatçı yetiştiremiyor muyuz artık?

Yok maalesef. Bildiğim kadarıyla Türkiye’de taş oymacılığı ile uğraşan 15 usta var. Çok genç yetiştirdim ben. Ama benim 5 oğlumdan yalnızca biri bu sanatı benimsedi. Şimdi benden daha iyi durumda diyebilirim. Gönül işi bu işler. Gençlere de kültürümüzü, sanatımızı anlatmak, özendirmek lazım.

Antiktaş Tasarım olarak hangi alanlarda işler yapıyorsunuz?

Şuan teknolojinin nimetlerinden de faydalandığımız için yapamadığımız hiçbir şey yok. Her türlü tasarımı bilgisayarda çizip, makinelerde kesiyoruz sonra ki rötuşları yapacak ekibimiz de var. Tek bir ürünü tamamlamak iki ayı buluyor ama sonrasında bakınca buna değiyor. Bunun dışında Başta da söylediğim gibi hamam kurnası ile başladık bu işe. Daha sonra pek çok kıymetli eserin restorasyonunu yapmak nasip oldu. Çırağan Sarayı, Mimar Sinan’ın eserleri, Kıbrıs Lefke’de Şeyh Nazım Camii…

Restorasyon biraz zahmetli üstelik çok maliyetli. Şuan pek restorasyon işleri yapmıyoruz. Yeni camiler özellikle benim en çok keyif aldığım mekanlar. Her şeyi ile baştan ayağa ben dekore ediyorum. Mihrabı,kapısı, minberi, dış cephesi. İşte o zaman iş bitince dönüp bakıyorum; Ramazan Öztürk imzasını atıp çıkıyorum.  Her iş bitiminde mutlu oluyorum.

Harika! Yaptığınız işi ve sanatı ne kadar sevdiğiniz gerek yaptığınız işlerden gerekse anlatımınızdan anlaşıyor.  Son olarak taşı sanata çeviren bir usta, zanaatkar olarak neler söylemek istersiniz?

Ben işimi seviyorum. Teknolojide gelişse, zevkler de değişse önünde sonunda baktığınızda sanat yine değerlidir. Tabi gençleri kültürümüzü unutmamaları yaşatmaları için teşvik etmek, daha çok eğitmek lazım. Devletinde bu konuda yurtiçinde, yurt dışında özellikle bizim kültürümüzde yeri büyük olan sanatların ve sanatçıların tanıtımında daha çok desteği vermesini canı gönülden isterim. Ben de bu ülkenin Ramazan Usta’sı olarak bu sanatı canlı tutmak için, her zaman elimden geleni yapmayı bir borç bilirim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.